MHP Kayseri Milletvekili ve Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof.Dr. Yusuf HALACOĞLU’nun konuk olarak katıldığı, Emperyalist Yalan, Soykırım konulu konferansımız 28.04.2012 Cumartesi günü gerçekleşti.  

Prof.Dr. Yusuf HALACOĞLU, konuşmasında, 1915 yılında gerçekleşen tehcirin öncesi ve sonrasında yaşanan süreç, Osmanlı Devletini tehcir kararı almaya iten sebepler, tehcir sırasında yaşananlarla ilgili verdiği bilgilerin yanı sıra ,emperyalist düzenin bir yalanı olarak ortaya atılan, Ermenilere soykırım uygulandığına yönelik iddiaların kasıtlı olarak ortaya atılan asılsız iddialar olduğunu, belirtti.

HALACOĞLU konuşmasında, Osmanlı Devletinde 1900’lü yılların başında toplamı iki milyonu bu olan bir ermeni nüfusu olduğunu, bunu yalnızca 515.000’lik bir kısmının tehcire  konu edildiğini, bu rakamdan da yaklaşık 480.000’inin gidecekleri yerlere salimen ulaştırıldıklarını, bu dönemde ülkenin içinde bulunduğu karışık durum nedeniyle tehcir sırasında saldırıya uğrayarak ölen ermeni sayısının yalnızca 5.000 olduğunu, diğer 30.000 Ermeni’nin  ise yolculuk sırasında doğal sebeplerle ölenler ve kaybolanlardan oluştuğunu,öldürülen Ermenilere saldıranların yargılandıklarını ve  idam ve hapis de dahil olmak üzere çeşitli cezalara çarptırıldıklarını belirtti.  

Konuşmasının devamında tüm bu aktardıklarının gerek Osmanlı, gerek Ermenistan, Rus ve diğer Avrupa devletlerinin arşiv belgelerinde yapılan inceleme ve belgelerle sabit olduğunu, buna rağmen ermeni ve bazı Avrupa topluluklarının, bu belgeler kendilerinde mevcut olmasına rağmen,  ülkemizi zora sokmak ve soykırım yapan bir millet olarak gösterme çabasında olduklarını, Türk milletinin tarih boyunca hiçbir millete soykırım yapmadığını, yüzlerce yıllık Osmanlı tarihinde her dine, dile, millete saygının esas olduğunu, yaptıkları çağrıya rağmen bu gerçeklerin  ortaya çıkmasını istemeyen ve bundan nemalanan gerek Ermenistan gerekse diğer Avrupa ülkelerinin komisyon oluşturmaya yanaşmadıklarını, ne Osmanlı ne Cumhuriyet nede tarihin hiçbir döneminde Türklerin soykırımcı olarak adlandırılamayacağını, bunun en büyük delilinin de yine tarihe bakıldığında görüldüğünü, Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra ortaya çıkan devletlerin dinlerini, dillerini ve milliyetlerini egemenlik altındayken bile olduğu gibi muhafaza ettiklerini, aksi halde soykırım yaptığı iddia edilen bir devletin yüzyıllar boyunca idare ettiği bu milletlerin bu gün bu kimliklerini muhafaza etmelerine nasıl müsaade ettiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.