TÜRKİYE’DE KADININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI
(05.12.2014)
Gerçek anlamda çağdaş ve demokratik yaşam şekli toplumda her alanda eşitlik temeline oturmuş anlayış ile sağlanabilir.
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk, Cumhuriyetin ilanından yaklaşık dokuz ay önce, Şubat 1923’de bir konuşmasında; ‘’ Bizim toplumumuzun sosyal başarısızlığının sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı sosyal bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer organı işlemez ise o toplum felçlidir. ‘’diyerek kadının toplumsal yerini tespit etmiş ve Türk kadınına önemli bir destek ve aynı zamanda sorumluluk vermiştir.
20 Mart 1930’da çıkarılan Belediye Kanunu ile ilk olarak kadınlarımızın belediye seçimlerine katılma, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunu ile muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı ve 5 Aralık 1934’te teşkilatı Esasiye Kanunu 10. Ve 11. Maddelerinde yapılan değişiklik ile milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 1 Mart 1935’de ilk kadın milletvekilleri TBMM’de yerlerini almıştır.
5 Aralık 1934 Türk kadınının vatandaş konumuna geçişinin dönüm noktasıdır. Bu vesile ile büyük önder Atatürk bakın nasıl seslenir:
‘’ Bu karar Türk kadınına, sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Türk kadını evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatta, belediye seçimleri ile tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer milletvekili seçme ve seçilme suretiyle hakların en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadının elindedir ve onu salahiyetle ve liyakatle kullanacaktır. ‘’
Bu söylemin hemen ardından 1935 yılında kadınların mecliste temsilinde dünyanın 2. Ülkesi olduğumuz görülüyor. Türkiye’de, kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmıştır; İsviçre bile kadınlara bu hak 1971 yılında sağlanmıştır. İşte bu Atatürk’ün öngörüsüdür.
Ancak 2002 yılında bir araştırmada kadınların mecliste temsilinde dünyanın 163. Ülkesi olduğumuz belirlenmiştir. 2014 yılında ve 21. Yüzyılda; ne yazık ki değişen bir şey bulunmamaktadır.
Son genel seçimlerde TBMM’de kadın sayısı 48’e yükselmişse de bu oran %10’un altında olup, Yerel yönetimlerde ise durum daha kötüdür. 81 ilden yalnızca 2 ilde kadın belediye başkanı bulunmaktadır.
Türkiye’de nüfusun yarısını oluşturan kadınlar 1934’te seçme ve seçilme hakkına sahip oldukları halde, siyasi karar organlarında yok denecek kadar az oranda temsil edilmektedir.
Ülkemiz, dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinin 123. Sırasında yer almaktadır. Kadınların ekonomik hayata katılımı, kadınların elde edebildiği yada onlara sunulabilen olanaklar, eğitim ve sağlık olanaklarına erişim ve her şeyden önemlisi karar alma mekanizmaları olan politikada temsil açısından, dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde 123. Sırasında da yer almış olmamız kadının insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında ne kadar gerilerde olduğumuzun göstergesidir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İnsani Gelişim Raporu Türkiye’nin, kadınların politik ve ekonomik hayatta yer almaları bakımından 80 ülke arasında 76. Sırada bulunduğunu belirtmektedir… Türkiye’de devlet memurları içinde kadınların oranı %33’tür. Ancak bu oran, üst düzey yöneticilik kadrolarına geçildiğinde ise %9’lara kadar gerilemektedir.
Ülkemizdeki sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi yapı ve anlayış, siyasetin kapılarını kadınlara kapatıyor. Anayasa’da ve seçim yasalarında kadın ve erkeğin fiili eşitliğini sağlayacak mekanizmalar yok. Siyasi partilerin seçim listelerinde, kadın adaylar etkin bir biçimde yer alamıyor.
Unutulmamalıdır ki; gerçek demokrasi eşit temsille olur. Kadınların yönetimde eksik temsili sadece kadınların değil, demokrasinin sorunudur. Kadının insan haklarının eksiksiz yaşama geçmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, mecliste ve tüm karar mekanizmalarında EŞİT TEMSİL ve EŞİT KATILIM ile mümkündür.
BİZ KADIN HAKLARI SAVUNUCULARI OLARAK;
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının kazanıldığı günün yıldönümünde herkesi bu doğrultuda mücadeleye çağırıyoruz.
KAYSERİ BAROSU
KADIN HAKLARI KOMİSYONU