İNSAN HAKLARI KOMİSYONUMUZDAN BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 9.12.2014 | Okunma Sayısı: 2362
 
DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE İNSAN HAKLARI KOMİSYONUMUZ GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİNİ İFADE EDEN BİR BASIN AÇIKLAMASI YAPTI..
 
 
 


            Sizinde bildiğiniz üzere yarın  10 Aralık 2014 günü, Dünya İnsan Hakları günüdür.

Bu gün ile ilgili olarak , günümüzde  ülkemizde ve dünyada  insan hakları bakımından, oldukça olumlu gelişmelerin olduğunu ve  bu güzel  gelişmelerin katlanarak devam edeceğinin beklendiğini söylemek isterdik.

            Ancak genelde dünyada ve özelde ülkemizde, mevcut durum ve  gelecek için güzel şeyler söyleme imkanımız maalesef bulunmamaktadır.

            Dünya genelinde değerlendirme yapıldığında;

Hemen hemen tamamı geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere onlarca yerde savaşlar ve çatışmalar devam etmektedir. Bu çatışmalarda söz sahibi olmayan ve olayların meydana gelmesine de etkisi olmayan milyonlarca insan, insan olmanın getirdiği asgari yaşam koşullarından mahrum edilmekte, yüzbinlercesi öldürülmekte , kadınlar tecavüze uğramakta,  ölümden kurtulabilen insanlar ise işkenceye maruz kalmakta veya en iyi halde dahi evini barkını, memleketini ve çoğunlukla  da ülkesini terk etmek zorunda kalmaktadır.

            Örneklediğimizde  ;

            Suriye, Irak, Filistin, Mısır, Libya, Myanmar, Doğu Türkistan, Çeçenistan ve diğer Kafkas Cumhuriyetleri, Sudan, Somali, Afganistan ve daha onlarca yerde  milyonlarca insan hak ihlalleri ile karşı karşıyadır.

            2014 yılı içinde başta komşumuz Suriye olmak üzere dünya genelinde tarafı olmadıkları savaş ve iç çatışmalar sebebi ile hayatını kaybeden erkek, kadın, çocuk sayısı maalesef yüzbinleri bulmuştur.

            Yine bu çatışmalar sebebi ile ülkesini terk etmek zorunda kalan insan sayısı toplamda on milyonlarla ifade edilir hale gelmiştir.

            İnsanlar inançları , cinsiyetleri, milliyetleri ve mensubiyetleri sebebi ile ayrımcılığa ve insan hakkı ihlallerine maruz kalmaya devam etmektedir.

            Bu ihlaller çoğunlukla devlet eli ile vatandaşına karşı uyguladığı eylemlerden kaynaklı olmakla birlikte büyük bir kısmı da  terör örgütleri vasıtası ile gerçekleştirilmektedir.

            Mevcut durumda uluslar arası güçler kendi ülkelerinin çıkarlarına göre tavır belirlemeye devam ettiği için bu ihlallerin önüne maalesef geçilememektedir.

            Bu ihlallerin sonlandırılabilmesinin tek yolu dünya genelinde ülke  çıkarlarını değil insan haklarını ön plana alan, ülke, inanç,  jeopolitik durum ve milliyet ekseninden uzak insanı merkezine oturtan , yaptırımları somut olarak uygulayacak,  tüm ülkelerin katılımı ile meydana getirilecek uluslar arası organizasyonlar ile mümkün olacaktır. Aksi halde uluslar arası alanda etkili belirli güç odaklarının var ise; insaflarına terk edilmiş bir dünya, bu hali ile varlığını devam ettirecek görünmektedir.

            Türkiye özelinde değerlendirme yapıldığında ;

            Ülkemiz maalesef  devlet merkezli ve insanı devlete kul gören anlayıştan kurtulamamıştır.

            Geleneklerimizde “ insanı yaşat ki devlet yaşasın”  anlayışının hakim olduğunu öne sürmemize ve bu söylemin devlet ve hükümet temsilcileri  tarafından sık sık tekrar edilmesine rağmen; devletin ve insanın karşılaştığı her alanda, devlet tahakkümü öne geçmekte ve insanlar hak ihlalleri ile karşı karşıya kalmaktadır.

      Toplum uzlaşısının temeli olması gerekli Anayasamız  incelendiğinde başlangıç hükümlerinde ve maddelerde  özetle ; “… yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı,  her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu,(başlangıç hükümleri ) ,

Türkiye Cumhuriyetinin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,….sosyal bir hukuk devleti olduğu …”(ikinci madde )

 Devletin temel amaç ve görevleri arasında   demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak  olduğu(Beşince Maddede ),

Yargı yetkisinin  Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı ,(dokuzuncu madde ),

Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve   kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu, devletin , bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu  ,,hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı ,devlet organları ve idare makamlarının  bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları  (onuncu madde ) ,

Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ,kanunların anayasaya aykırı olamayacağı ,  herkesin, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu .(onikinci madde ) ,

Temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ancak bu sınırlamaların  Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı ,.(onüçüncü madde ),

Herkesin, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu , kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı; kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamayacağı , .(onyedinci madde )

 Hiç kimsenin  zorla çalıştırılamayacağı ve  angaryanın yasak  olduğu (onsekizinci madde),

 Herkesin, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu ve yasal şartlar dışında kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı ,suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişilerin, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabileceği,.hâkim kararı olmadan yakalamanın  ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabileceği ve  bunun şartlarını kanunun göstereceği .yakalanan veya tutuklanan kişinin, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılacağı . kimsenin, bu süreler geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı  , bu sürelerin ancak  olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabileceği ,tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarının olduğu ,( ondokuzuncu madde ),

 Herkesin, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu ve özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı ,. millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamayacağı  ve bunlara el konulamayacağı ,.(yirminci madde ),

 Herkesin, haberleşme hürriyetine sahip olduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğ,(yirmikinci madde ),

 Herkesin, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu ,kimsenin, dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı  ve suçlanamayacağı , ( yirmidördüncü madde ),

 Herkesin, düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu , her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimsenin, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamayacağı  ve suçlanamayacağı (yirmibeşinci madde ),

 Herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu ,bu hürriyetin resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı ,haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlerin bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılamayacağı , (yirmialtıncı madde ),

 Basının hür olduğu ve  sansür edilemeyeceği ,(yirmisekizinci madde ),

 Herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu .(otuzdördüncü madde ),

 Herkesin, mülkiyet hakkına sahip olduğu (otuzbeşinci madde ),

 Herkesin, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu , .( otuzaltıncı madde ) ,

 Hiç kimsenin kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı ve bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü mercilerin  kurulamayacağı .(otuzyedinci madde ) ,

Her çocuğun , korunma ve bakımdan yararlanma hakkı olduğu (kırkbirinci madde ),

Kimsenin, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı .(kırkikinci madde )

Herkesin, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu ve özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu , ( kırksekizinci madde ),

Kimsenin , yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı ,küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları (ellinci madde ),

Herkesin  sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu (ellialtıncımadde ),

Her Türk’ün , kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu ve hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği ,.(yetmişinci madde)” hususları düzenlenmiş bulunmaktadır.

Ancak ülkemizde Anayasada tanımlanan ve yukarıda kısmi ayrıntıları verilen ve neticede kişi hak ve hürriyetleri ile ilintili tüm bu hususlara ilişkin insan hakkı ihlali niteliğini taşıyan binlerce örnek vermek mümkün olduğu gibi özellikle son dönemlerde Avrupa Birliği kriterlerine ve temel insan hak ve hürriyetlerine aykırı şekilde yapılan yasal düzenlemeler ve halen mecliste görüşülmekte olup yasa metni haline getirilme niyeti güdülen düzenlemeler  ilerisi için maalesef temel hak ve hürriyetlerden uzaklaşılması ve devlet – vatandaş ilişkisinde devlet gücünü temel alan ve vatandaşı devlet karşısında korunmasız bırakan ,hak ihlallerinin yoğun olacağı bir dönemin işaretleri görünmektedir.

        Mevcut halde dahi ;

            -Son bir yılda yaklaşık 1500 insanımız iş kazası adı altında ve esasında iş cinayetleri olarak tabir edilebilecek olaylar sebebi ile hayatını kaybetmiş ve binlercesi malul kalmıştır,

-Anayasal hak olan toplantı ve gösterilerde ateşli silahlar ile hayatını kaybedenlerin sayısı gittikçe artmaktadır.

-Basına sansür uygulanmakta ve toplumun haber alma hürriyeti engellenmektedir.

-Dinleme yetkisi genişletilmekte ve somut bir suç unsuru olmamasına rağmen kişilerin özel hayatlarına bu yolla müdahale edilmektedir.

-Siyasal iktidarın kendisine yakın görmediği kişi ve şirketlere baskı uygulanmakta ve teşebbüs hürriyeti kısıtlanmaktadır.

-Yargısal faaliyetler sırasında Anayasa ve yasal metinler göz ardı edilerek, yasal göz altı süreleri dolmasına rağmen kişilerin hürriyeti kısıtlanmaktadır.

-Toplumun belirli kesimleri devlet ve siyasi iktidar tarafından dışlanmakta ve  inançları ve düşünceleri ile siyasi tercihleri sebebi ile ayrımcılığa maruz bırakılmakta ve haklarında fişleme tabir edilen belgelerin bulunduğu sıkça iddia edilmektedir.

-Anayasanın getirdiği temel hak ve hürriyetlere aykırı olarak ceza davası açılması, arama ve el koyma işlemleri yapılması için gerekli somut delil varlığı şartı ihlal edilerek soyut iddialar ile makul şüphe adı altında içeriği belirsiz düzenlemeler ile toplumun her kesimi ve her birey makul şüpheli haline getirilmektedir.

-Mülkiyet hakkına açıkça aykırı olarak ceza yargılamasında sadece suçtan elde edilen mal varlığına el koyma imkanı bulunmasına rağmen,  bireylerin her türlü mal varlığına suçtan elde edilmiş olmasına bakılmaksızın el koyma imkanı getirilmektedir.

-Yine dönemin gereklerine göre yargısal düzenlemeler yapılmakta ve özel yetkili mahkemeler denilebilecek Sulh Ceza Hakimlikleri kurulmak sureti ile bu mahkemelerin arama,dinleme,tutuklama gibi tedbir nitelikli kararlarına karşı fiili olarak itiraz ve hak arama yolları kapatılmış bulunmaktadır.

-Adil yargılanma ilkesine ve masumiyet karinesine açıkça aykırı olarak kişilerin ve vekillerinin (avukatların) soruşturma dosyasını incelemesini engelleyici düzenlemeler getirilmektedir.

-Uzun süren yargılamalar ve uzun tutukluluk süreleri geciken adaleti adalet olmaktan çıkartmaktadır.

-Sadece devlet memurları tarafından işlenebilen işkence suçuna ilişkin gözle görülür bir artış bulunmaktadır.

-Uyuşturucu kullanımı çocuk denilecek yaşlara düşmüş ve uyuşturucu nedeni ile  ölümler artmıştır. Yaşama hakkı korunamamıştır.

-Kadınlara uygulanan şiddet her geçen gün artmış ve öldürülen kadın sayısı telaffuz etmekte zorlanılacak rakamlara ulaşmıştır.

-Özürlü insanların yaşamlarını kolaylaştıracak ve asgari yaşam seviyesine ulaştıracak fiziki ve yasal düzenlemeler bir türlü yeterli seviyeye ulaştırılamamıştır.

 

             Son dönemde yapılan özel amaçlı yasalar ve yasa maddeleri ile Muasır medeniyet seviyesi her zaman ideal hedefi olan Türkiye Cumhuriyeti, bu hedeften ve evrensel hukuk ve insan hakları kriterlerinden uzaklaştırılmaktadır.

 

 Görüldüğü üzere genelde dünyada ve özelde ülkemizde insan hakkı ihlalleri yoğun olarak yaşanmakta olup özellikle son dönemde yapılan ve yapılması düşünülen yasal düzenlemelerin bu hak ihlallerini arttıracak nitelik taşıdığını üzülerek müşahede ediyoruz.

 

             Kayseri barosu insan hakları komisyonu olarak yerelde ve ülke genelinde tüm  insan hakları ihlallerinin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla arz ederiz.

 

KAYSERİ BAROSU   

İNSAN HAKLARI KOMİSYONU
 
 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

27.09.2024
AV. ALİ KÖSE
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.