BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 10.01.2020 | Okunma Sayısı: 901

YASAMA ve YÜRÜTME ORGANLARININ, YARGI ERKİNİN SAHASINI İHLALE YÖNELİK, ANA MUHALEFET PARTİSİ KANUN TEKLİFİ İLE CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI, ANAYASAL DEVLET, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ve HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE AÇIKÇA AYKIRI OLUP, KABUL ETMİYORUZ ve UYARIYORUZ.

 

Yürütme erkini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanı, 08 Ocak 2020 tarihli ve 31002 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan, 07 Ocak 2020 tarih ve 2036 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile, Yargı Reformu Strateji Belgesine ve amacına açıkça aykırı olarak, sayısını artık tam olarak bilemediğimiz niteliksiz ve akademisyensiz hukuk fakülteleri içerisine bir tane daha katarak, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesine Hukuk Fakültesi kurulmasına dair karar vermiştir.

Diğer taraftan, Yasama erki içerisinde bulunan Ana Muhalefet Partisi CHP grup başkanlığı tarafından, daha önceden 12 Eylül 1980 darbe döneminin eseri olan ve bilahare 2016 sonrası olağanüstü hal KHK'sıyla kapsamı sınırsız hale getirilen, en son olarak ise, 7188 sayılı kanunla kısmen dönülen yanlıştan daha beter bir şekilde, TBMM Başkanlığı'na, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin olarak, Hukuk Fakültesi dışındaki okullardan mezun olan adliye çalışanlarına, idari hakim ve savcı olmalarına dair imkân, kota, yaş sınırı vb. hususlar ile adli yargı hakim ve savcılığına yönelik hususlar içeren kanun teklifi verilmiştir.

Bir yandan iktidarın, kendisinin hazırladığı ve bizzat açıkladığı yargı reformu stratejisi kapsamında verdiği yazılı taahhüt ve söze açıkça aykırı olarak, sürekli yeni hukuk fakülteleri açması ;
diğer taraftan ise, Anamuhalefet partisi CHP grup başkanlığının, her zeminde temsil ettiğini iddia ettiği değerlere açıkça aykırı olarak, konunun tarihçesini, içerik ve sonuçlarını öngörmeden, bilmeden, sormadan ve araştırmadan bu kanun teklifini vermesi, asla kabul edilemez.

Kuvvetler ayrılığı prensibinde yasama, yürütme ve yargı 3 eşit erktir. Ancak yargı erki, eşitler arasında birincidir. Yasama ve Yürütme organ ve makamlarının, Yargı erkinin eşitler arasında birinci erk olduğuna, Kuvvetler Ayrılığı, Hukukun Üstünlüğü, Hukuk Devleti ve Anayasal Devlet ilkelerine, Adalet, Savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına samimi olarak inanmaları, uygulamaları ve saygı göstermeleri şarttır. Kuvvetler ayrılığına dayanması gereken anayasal devlet sistemimizde, Yargı erki, yasama ve yürütme erkleri ile yan yana gider bir görünüm vermeye başladığından beridir, artık kamuoyu, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını daha açık bir şekilde sorgulamaya başlamıştır. Gerçekte ise yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve yargıya duyulan güven ve saygı sorunları, tamamen yasama, yürütme, idare ve iktidar organ ve makamlarının işlem, eylem, bakış açısı ve uygulamalarından kaynaklanmaktadır.

Maalesef ülkemizde ; Yargının, adaletin, hukukun, hukuk eğitiminin ve savunmanın sorunlarının tamamı ; Yasama ve Yürütme organ ve makamlarının hukuka saygı ve inanç göstermemeleri; yargının ayrı ve birincil erk olduğunu kabul etmemeleri; yargıya sürekli müdahale etmeleri; yargıyı popülist bir alan olarak görmeleri; Yargı organ ve makamlarının görüş, öneri ve düşüncelerini sormadan ve kabul etmeden, sürekli torba ve paket düzenlemelerle sözde reform adı altında yargıyı içinden daha da çıkılmaz hale getirmeleri; yargıyı muhalif düşüncelere karşı bir sopa olarak görüp kullanmaya çalışmaları; gerçekte tamamen kendilerinin sebep oldukları ve çözmek istemedikleri, eğitim, ekonomik, sosyal, gelir adaletsizliği, işsizlik, intiharlar, şiddet vb. tüm toplumsal sorunların sorumluluğunu yargıya yükleme hususları; Yargıyı kötüleyerek ve anayasaya açıkça aykırı olarak, arabuluculuk, tahkim, uzlaşma vb. sözde alternatif yargımsı yapılar oluşturma eylem ve faaliyetleri; Yargıda liyakat ve ehliyeti gözardı ederek, hakim ve savcı teminatına, özlük haklara, doğal hakim ilkesine ve coğrafi yer teminatına aykırılıklar ile hukuk eğitimine yönelik tamamen yanlış karar ve uygulamalar; Savunma makamını sürekli zayıflatmaya yönelik bakış açısı ve uygulamalar, Yargının hür, gür ve özgür sesi olan, hukuk ve adaletin vazgeçilmezi ve olmazsa olmaz şartı olan Baroların varlığını inkara yönelik uygulamalardan kaynaklanmaktadır.

İktidarın hukuk fakültesi mezunu olmayanlardan uzlaştırmacı yapma yanlışını ve ısrarını bir kademe daha artıran ana muhalefetin bakış açısı, görüşü ve teklifi de, bir o kadar yanlış, hatta çok daha tehlikeli ve vahimdir. Popülist politikaların, hukuk ve yargı sistemini getirdiği durum ortada iken, başka bir popülist politika ile verilen kanun teklifi son derece yanlış olup, asla kabul edilemez nitelikte olduğundan, derhal geri çekilmelidir.

Aynı şekilde, niteliksiz ve akademisyensiz yeni hukuk fakülteleri açılmasına derhal son verilmeli ; önceden kurulmasına karar verilipte, halen öğrenci kabul etmeyen hukuk fakültelerinin derhal kapatılmasına karar verilmeli ; belli sayıda akademisyeni, enstitüsü, kitabı, nitelikli makale ve çalışması olmayan, birbirine yakın hukuk fakülteleri birleştirilmeli, bu suretle fakülte sayısı 20'ye kadar indirilmeli, halen hukuk fakültelerinde okuyan öğrencilerin kazanılmış hakları ve sayıları gözetilerek, hukuk fakülteleri uzun süre (10 yıl boyunca) ya hiç öğrenci kabul etmemeli ya da yılda bu fakültelere en fazla 50 şer tane öğrenci kontenjan verilmeli, hukuk fakülteleri akademik çalışma ve akademisyen yetiştirmeye yöneltilmeli, Kıbrıs, yurtdışı, yatay ve dikey geçişler tamamen kaldırılmalıdır.

Bütün bu hususlar, Devletin ve Toplumun asli temeli olan hukuk ve adaletle ilgili olup, bu sese kulak verilmelidir. Aksi halde, bu menfi gidişatın sonu, devlet ve toplum için çok kötü olacaktır.

Tüm yetkililere ve kamuoyuna saygılarımızla bildirir ve duyururuz. 09.01.2020
Av. Cavit Dursun
Kayseri Barosu Başkanı

ETKİNLİK TAKVİMİ

28.12.2024
AV. MURAT TOLGA ÖZSOY
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.