“2010 Referandum süreci, hafızamızda henüz
yeni: yargının bağımsızlığı noktasında 2010 referandumundaki en önemli
değişiklerden biri,HSYK'nın yapısının daha demokratik hale getirilmesidir. Seçimlerin
olduğu, demokratik tercihlerin kullanılabildiği ve bağımsız bir HSYK yapısı
noktasında referandumda oylanan maddelerden en önemlisi buydu. Bu anlamda Ak Parti
İktidarının yargı bağımsızlığı adına ve referandumdaki içerik noktasında attığı
en hayati, en değerli adımlardan birisi, yargının bağımsızlığa kavuşması
noktasındaki referandumdaki bu maddelerdi. Aradan 3-4 yıl gibi bir süre
geçtikten sonra, yaşanan son günlerdeki olaylar da göz önüne alındığında,
referandum sürecinde yakalanan demokratik yapının, yeniden eski haline dönderileceği,
yargının bağımsızlığını kaybedeceği, yargının bu manada geçmişteki sıkıntıları
yeniden yaşayabileceği, kazanımların kaybedileceği noktasında, yeniden bir HSYK
yapılanmasıyla ilgili, tasarının önemli sıkıntılar ve kazanımların kaybedilmesi
noktasında riskler getirdiğini görüyorum.”
“Tasarı gündeme
geldiğinden beri konuyla ilgili, Barolar,Barolar Birliği, hukuk adamları ve bu
işe taraf olan hukukla ilgili bir çok kuruluş, konuyla ilgili açıklamalar
yaptı. Bir baro başkanı, bir hukukçu olarak ben referandum ile elde edilen
bağımsız yargı ile ilgili ümitlerin, tasarıyla yeniden ortadan kalkacağı endişesini yaşıyorum.Gerekçesi
şu, HSYK yapılanması içerisinde; seçimlerin, tercihlerin olduğu genel kurulun
kendi iç işleyişi, özellikle yürütmeden ve iktidardan uzak bağımsız olarak
karar vereceği bir süreç sağlanmıştı.Bununla ilgili olarak bu kazanımların
tasarıda, yeniden genel kurul etkisi ortadan kaldırılarak, yetkilerin Bakana
bağlanmasıyla ilgili olarak tasarı da önemli riskler var. Bugün iktidar Ak
Parti iktidarıdır, bununla ilgili olarak yapılan değişiklik risk olmaz diye
düşünülemez.Yarın ehil olmayan bir başka elde çok önemli riskler taşıyacak, çok
önemli sıkıntılar getirecek bir sürece sokabilir yargıyı.Dolayısı ile bu manada
tasarıdaki Bakanın yetkisinin bu kadar çok artırılması, yürütmenin yani
iktidarın bu kadar yargı üzerinde etkin hala gelmesi, bağımsız yargıyla ilgili
olarak geçmişten beri yaşanan hadiselerin yeniden gündeme gelmesini, yeniden
ısınmasını temin edebilir korkusu yaşıyorum. Dikkat ederseniz, uluslararası
arenada da aslında 2010 referandumu ile kazanılan bu bağımsız yargı algısının ,bu
tasarıyla yeniden kaybedileceği ile ilgili olarak önemli sıkıntılar ve
eleştriler var. Ben bu iktidarın her ne olursa olsun konjektür gereği bugün
yaşadığı sıkıntıdan dolayı, böyle bir alacağı tedbir ile, Türk yargısını yarın
birgün bağımsız olmaktan çıkarabilecek önemli riskler taşıdığını görüyorum. Tabi
bu açıklamalara hukukçuların bu değerlendirmelerine itibar edilirse, tasarıda
önemli değişikliklere gidilmesi lazım, aksi takdirde bağımsız yargıyı ve yargı
bağımsız olmak noktasındaki şansı kaybedecektir gibi görüyorum.”
“ HSYK'nın
yapısının değiştirilmesiyle ilgili olarak hükümet uzlaşma noktasında hem bir
anayasa değişikliği, hemde yasa üzerinde tartışmak noktasında muhalefetle bir
araya gelme noktasında bir girişimde bulundu. Tabi MHP'nin buna yanaşmayışı,CHP'nin
bir anayasa değişikliği konusunda, uzlaşma noktasında iktidarla anlaşmamış
olması, gelinen noktada meclisten yasayı bir şekilde çıkarması gibi bir yola
sevketti. Gördüğüm kadarıyla, Başbakanımızın İran’a giderken yaptığı açıklamasında,
öncelikle akademinin yapısıyla ilgili maddelerin oylanacağı, daha sonrada Bekir
Bbozdağ’ın açıklamasıyla , tasarının meclisten yerel seçimler öncesi
çıkarılacağı ile ilgili ipuçları alıyoruz. Ben bu yapılanmanın doğru olmadığını
,bağımsız yargıya zararlar vereceğini ifade etmiştim biraz önce, yine aynı
şeyleri söylüyorum, aynı riskleri taşıyor. Bağımsız yargıyla ilgili olarak 28
şubat süresinde çok acı tablolar yaşamış, bedeller ödemiş bir milletiz, tekrar
eski günlere dönülmesi adına bu tasarı önemli riskler taşıyor, ben aklı selimle
düşünüp bu tasarının gözden geçirilmesinin doğru olacağını düşünüyorum,
özellikle dondurulduğuyla ilgili olarak uluslar arası arenada da HSYK
tasarısının dondurulmasıyla ilgili olumlu bir takım eleştiriler geldi.Bunun
dikkate alınarak bu yapının özellikle bağımsız yargıya zarar verecek yapının
oluşmasına, bu taslağın geçmesinin sıkıntı vereceğini düşünüyorum.”
“ Bu yasa büyük ihtimal,
iktidar çoğunluğu nedeniyle çıkar, ancak bağımsız yargıyla ilgili önemli
handikaplarıda, tartışmalarıda beraberinde getirir. Ben daha önceki
programlarda da söylemiştim, 28 şubat dönemine çok acı tanıklık etmiş, yaşamış
birisiyim.Genelkurmaya yargı mensuplarının çağırılarak, brife edildiği günleri
yaşadık, yargıya nasıl müdahaleler olduğunu ve bağımsız olarak hareket
etmediğini, ideolojik ve siyasi kaygılarla yargının nasıl manipüle edildiğini
gördük ve yaşadık. Şimdi o gün tasvip etmediğimiz, doğru bulmadığımız, hoş
görmediğimiz yapılanmanın, bir başka şey adına; iktidar olsun, başka bir şey
adına olsun yeniden aynı şekle dönüştürülmesine sebep olacak bir tasarının
meclisten yasalaşarak çıkmasının yargının bağımsızlığına önemli zararlar
vereceği bir noktaya sürükleyeceğini görüyorum. Bu manada Adalet Bakanımızı da,
Meclisi de uyarmak, bir hukukçu olarak görevimiz bu konuda uyarıyorum.Bugün
atılan taşın, yarın neye mal olacağını hesap etmeden atılırsa, oluşacak
dalgalardan kim zarar görür bunu hesap etmek lazım.”
“Ben
Cumhurbaşkanımızın, yasa bu haliyle çıkarsa meclisten, önüne gittiğinde bu
yasayı imzalamayacağını, böyle bir tavır sergileyeceğini düşünüyorum. Bunu
yapmadığı takdirde bağımsız yargı adına Türkiye yeniden riskli ve şaibeli
ülkeler arasına girecek gibi geliyor bana. Ben Cumhurbaşkanımızın bunu
imzalamayacağı kanaatindeyim. Tasarı yeniden gözden geçirliirse, tüm
vatandaşlarımız, hukukçu olmaya gerek yok, bütün yetkinin yürütme ve bakan
adına yeniden dizayn edildiğini görecektir. Bu yapılanmanın doğru olmadığını,
bağımsız yargının, temelde üç ayaktan en önemli ayak olduğunu biliyor, böyle
bir yapılanmanın Türkiye'ye zarar vereceğini düşünüyorum, Cumhumbaşkanımızda
tahmin ediyorum imzalamayacaktır.”