8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ÇELENK SUNUMU VE BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 8.03.2023 | Okunma Sayısı: 516

 BASINA VE KAMUOYUNA

Dünya kadınlarının tarih boyunca kadının insan haklarını ihlal eden düzenin değişmesi, eşit ve şiddetsiz bir yaşam için haykırdığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu yıl depremin yıkıcı gölgesinde, kaybettiğimiz canlar için mücadeleye devam ederek karşılıyoruz.

 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle  ülkenin bir kısmı enkaz altında, hepimiz acı ve öfke  içerisindeyiz. Bir doğa olayının nasıl bir felakete dönüştüğünü hep birlikte gördük, izledik, sahada inceledik. Yasalara aykırı yapılan yapıların ve ranta dayalı şehircilik anlayışının binlerce vatandaşın ölümüne milyonlarca insanın yaşamının dağılmasına sebep olduğunu bir kez daha çok acı bir şekilde deneyimledik.

Her geçen gün derinleşen eşitsizliğin yarattığı somut durumlar, şiddet ve yoksulluğun biz kadınların hayatlarını zorlaştırdığı bir dönemde yaşanan bu felaket bu sorunların katmerlenerek artmasına sebep olmuştur. İçinde bulunduğumuz afet döneminde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmamasının yarattığı sakıncalar, deprem felaketinden sonra çok daha vahim ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır.  Afetin yarattığı mağduriyetler kadınların barınma, kıyafet, yemek ve hijyenik ihtiyaçlar ile nakdi yardımlara varana kadar yaşadığı eşitsizliklerin yanı sıra haklarına erişiminin de imkansızlaşması konusunda yaşanmaktadır.

Yaşanan deprem kadınların yaşamış olduğu toplumsal cinsiyet temeline dayalı eşitsizliği su yüzüne çıkarmıştır. Kadınların en temel ihtiyacı olan ped adeta lüks bir malzeme olarak görülmüş, yardım listelerinde adına dahi rastlanmamıştır. Kadınların kadın olmaktan kaynaklı ihtiyaçları yok sayılmıştır. Deprem bölgesinde yaşayan hemcinslerimiz ped, iç çamaşırı, sabun gibi en temel hijyen malzemelerine ulaşamamıştır. Bu yok saymanın kadınlarda yaratacağı sağlık sorunları önümüzdeki günlerin yeni gündemi olacaktır.

Depremin ilk anından itibaren baromuzun ortaya koyduğu dayanışma duygusunda kadınların ihtiyaçlarını görünür kılmaya çalıştık. Bölgedeki kadınlar ve çocuklar için dayanışmayı örgütlemeyi borç bildik. Çünkü yıllarca deneyimlediğimiz “kadın dayanışması yaşatır” ilkesini bu dönemde bir kez daha önceledik, birbirimizin yarasını sarmaya çalıştık. Bundan sonra da bu dayanışma duygusu ile hareket edeceğimizi ifade ediyoruz.

Deprem bölgesinde yaşanan önemli bir sorun da bölgede adliyelerin çalışmamasından kaynaklıdır. Bu dönemde kadınların hayatına mal olabilecek 6284 sayılı yasanın uygulanması imkansızlaşmış, bölgede kurulabilen çadırkentlerde bu yaşamsal konular dikkate alınmamıştır. Ayrıca bölgeden ulaşan bilgilerde barınma alanlarında güvenlik konusunda ciddi sorunlar yaşandığı, kadınlar dayanışarak sırayla uyuyup kendi güvenliklerini sağlamaya çalıştıkları yönündedir. Barınma sorunları nedeniyle kadınların çaresizliği yeni şiddetlerin açığa çıkmasına sebebiyet vermektedir. Çaresizlik nedeniyle boşanma aşamasında olduğu erkeğin evine dönen kadının yaşadıklarını hep birlikte basından okuduk. Ayrıca yaşam için zorunlu nafakaların tahsil edilememesi gibi bir sorun ile karşı karşıyayız.

Yaşanan bu toplumsal felaketlerin kadınlara daha çok şiddet ve ayrımcılık olarak döndüğünü biliyoruz. Bu nedenle önlemlerin artırılması çok hayatidir.  Biz kadın avukatlar olarak bu hususlarda da acil adımlar atılmasını talep ediyoruz ve çözümün parçası olmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.

Deprem felaketi hepimizin yaşamını derinden etkilemiş olsa da maalesef sorunlarımızın sadece deprem olmadığını biliyoruz. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde kadınların haklarına erişimi için atılan adımların birer birer geriye gittiğine tanıklık etmek zorunda kaldık. Toplumsal cinsiyet eşitliği temeline dayalı İstanbul Sözleşmesi için alınan yargı kararları, henüz oyuncaklarının ayırdığına varamayacak kadar küçük yaşta bir kız çocuğunun sözde evlilik adı altında yıllarca istismara maruz kaldığının gün yüzüne çıkması, mevcut yasaları uygulamak yerine kadınların ayrıştırma amacı güderek yapılmak istenen anayasa değişikliği ve artarak devam eden erkek şiddeti nedeniyle katledilen onlarca kadın hepimize haklarımızı korumak için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini göstermiştir.

Bu sebeple kadınların derinleşen mevcut sorunları karşısında hak savunucusu olarak biz kadın avukatlar toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemek için mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.

Bir kez daha Medeni Kanuna ve 6284 sayılı yasaya dokunulmasını İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe konulmasını yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını ve toplumsal cinsiyet  eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz.

Kayseri Barosu olarak uzun mücadelelerle sonucunda elde etmiş olduğumuz kadın hak ve kazanımlarını da kayba neden olacak her türlü girişimin karşısında olacağımızı bir kez daha ifade ediyor kadın haklarının teminatı olan Atatürk devrimlerini ve laik cumhuriyetimizi bağlılıkla mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak yaşanan tüm sorunlara karşı dayanışma ile mücadele eden kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyoruz. Kadın hukukçular olarak bu mücadelenin bir parçasıyız ve herkesi mücadele ve dayanışmayı birlikte büyütmeye çağırıyoruz.

KAYSERİ BAROSU BAŞKANLIĞI

ETKİNLİK TAKVİMİ

23.12.2024
AV. MURAT TOLGA ÖZSOY
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.