5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE BAROMUZDAN BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 4.04.2014 | Okunma Sayısı: 2414

 

 
 
5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ

BASIN AÇIKLAMASI

2014

 

 

Saygıdeğer Meslektaşlarım, Değerli Basın Mensupları,

 

Yarın 5 Nisan Avukatlar Günü. Şahsım ve Kayseri Barosu adına hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyor, tüm meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutluyorum.

 

Avukatlar Günü bu yıl çok tartışmalı ve çetin geçen bir seçimin sonrasına denk geldi. Ülkemiz böyle önemli bir seçim sürecinden geçmişken, demokrasinin-hukuk devletinin-adil yargılamanın-insan haklarının-özgürlüklerin tartışma konusu olmaktan çıktığı bir ülke olma adına gelişmelerin yaşandığı, sıkıntıların asgari düzeye indirildiği günleri görmeyi temenni ediyorum. Savunma mesleğinin temsilcisi avukatlarımız ve Barolarımız adına her zaman Hukuk Devletinin sağlanması adına verilecek mücadelenin yanında olacağımızı, Kayseri Barosuna kayıtlı 1074 avukatla birlikte ifade etmenin mutluluğu içindeyim.

 

TÜRKİYE, SEÇİM NEDENİYLE TOPLUMDA OLUŞAN GERGİNLİĞİ ACİLEN AŞMALIDIR.

Yerel seçimlerin sıcak bir şekilde gündemi meşgul ettiği günleri yaşıyoruz. Demokrasinin vazgeçilmez en önemli unsuru olan sandık ve seçimleri geride bıraktık. Öncelikle sandığa yansıyan ve millet iradesinin tecellisi olan sonuçların,  milletimize, siyasi partilerimize ve seçilen tüm Belediye Başkanlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Seçimlerin doğasında bulunan tartışmaların ve çekişmelerin bir kenara bırakılarak, hizmet rozetinin takılmasının, milletimizin acil beklentisi olduğunu hatırlatmayı bir borç biliyoruz.

 

Görünen o ki; bu seçimler beraberinde başka tartışmaları getirmiş ve milletimiz yaşanan seçim çalışmaları nedeniyle adeta duygusal bir bölünme eşiğine gelmiştir. Amacımız suçlu aramak değildir. Milletimiz; her siyasi partinin ve kullandıkları seçim dilinin, bu olumsuz gelişmelere katkısının farkındadır. Ama seçim bitmiştir ve ahengi bozulan toplumun kardeşliğinin yeniden tesisine acil ihtiyaç vardır.

 

Özellikle belirtmek isterim ki; bu ülkenin Başbakanı beğenelim veya beğenmeyelim; hepimizin Başbakanıdır. Bunun önemle altını çiziyoruz. Ona karşı sergilenen her hukuksuz tutum, kimin eliyle olursa olsun; ne kabul ederiz ne de böyle bir oyunla bitirilmeye çalışılmasına razı oluruz. Demokratik kurallar içinde kalınarak, bu millet kendi göbeğini kesmesini bilir. Sandıkla gelenin sandıkla gitmesi asıl olandır.

 

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,

Biz Baro’yuz. Hukuk adına gördüğümüz yanlışları toplum ile paylaşmanın görevimiz olduğunun bilincindeyiz. Baromuza kayıtlı bütün meslektaşlarımızın hassasiyetlerine ve siyasi görüşlerine saygı duymak gerektiğinin de farkındayız.  Bundan dolayı siyasetin tarafı olmadan, yandaşlık yapmadan, hiç kimsenin hatırı için yapılan yanlışları görmezden gelmeden, vatanımızın, milletimizin birlik ve bütünlüğünü her şeyin üstünde tutarak konuşmanın, tavır almanın en önemli görevimiz olduğunu biliyoruz. Bu yüzden herkesi sağduyu içinde hareket etmeye davet ederken, kin ve nefret dilinin kim olursa olsun acilen terkedilmesi gerektiğini görüyoruz. Bu topraklarda yüzyıllardır devam eden kardeşliğin bozulmasına katkı sağlayanları, vicdanlar ve tarih asla affetmez. Bunun unutulmaması gerektiğini hatırlatmayı görev sayıyoruz&S230;

 

VATAN HAİNLİĞİNE EŞ DEĞER DİNLEMELERDEN HESAP SORULMALIDIR

Seçim öncesi ülkemiz siyasi tarihinde ne yazık ki bir daha olmasını asla kabul edemeyeceğimiz can sıkıcı, devletimizin ulusal çıkarlarının zedelenmesine sebep olan acı hadiseler yaşanmıştır. Tarafı olalım veya karşı olalım farketmeden, açıkça belirtmemiz gerekir ki; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti aleyhine ortaya sürülen kasetler, ülkemizin birliğine yönelik iğrenç bir tehdit olduğu gibi, içeriğinin hukuki olarak incelenmesi de zaruridir. Dinleme ve paylaşım faillerinin bulunup cezalandırılması da en büyük arzumuzdur. Başbakanımıza ve iktidara yönelik saldırılar; memleketimizin geleceğine yönelik hain saldırılar olarak tarihe geçmiştir. Saldırıların kabul edilmesi asla mümkün değildir.

 

Ancak bir o kadar da dikkat edilmesi ve kaçınılması gereken konu; failler tam olarak tespit edilmeden bir kısım ön yargılarla hareket edilerek haksızlık yapılmasına sebep olacak tavırlardır.

 

Tüm bunlara sebep olan kanunsuz dinlemelere karşı, yeterince tedbir alınmadığının ortaya çıkması bir tarafa, bu konuda zaaf gösteren devlet organizasyonu da acilen gözden geçirilmelidir. Dinlemelerin ne kadar ahlaksız bir şekilde kamuoyuna ulaştığı malumdur. Bunların failleri mutlaka tespit edilerek hesap sorulmalıdır.

 

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,

HSYK KANUN DEĞİŞİKLİĞİ, YARGININ YÜRÜTMENİN EMRİNE GİRDİĞİ ve BAĞIMSIZLIĞINI KAYBETTİĞİ ALGISINI PEKİŞTİRMİŞTİR.

Anayasa değişikliği ile bağımsız yargı adına atılan en önemli adım, ne yazık ki geri adım atılarak, oluşan umut yerini hayal kırıklığına bırakmıştır. Yaşanan olaylarda mevzuat dışına çıkan yargı mensuplarından hesap sormak varken, bunun yerine önemli bir kısım kazanımlardan vazgeçilmesi büyük bir hata olmuştur. Özellikle son HSYK kanun değişikliği ile yapılan görevden alma ve atamalar, niyet ne olursa olsun, toplumda yargıya müdahale olarak algılanmış ve büyük bir toplum kesiminde yolsuzlukların üstünün kapatılması adına bir yargı kıyımı olarak kabul edilmiştir. Konu ne olursa olsun, Yargı içinde kusurlu olanlar varsa mutlaka hesaba çekilmeli ve hakettikleri cezaları görmelidir. Ama alınan kararlar sonucu yapılan tasarruflar yargıya müdahale kanaatini doğurmuştur. Bunun mutlaka telafi edilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması gerekmektedir.

 

HERKES HUKUKA UYGUN DAVRANMAK ZORUNDADIR AMA ÖZGÜRLÜKLER BASKI VE HUKUKSUZ UYGULAMALARLA KISITLANAMAZ.

Seçim arefesinde yaşanan Twitter ve Youtube gibi sosyal paylaşım sitelerinin kapatılması büyük tartışmalara sebep olmuştur. Özgürlüklerin önünün açılması adına atılan adımların bir kısmından adeta vazgeçilmiştir. Bu sitelerin Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uymaması, mahkeme kararlarını yerine getirmemesi, özel hayata müdahale içeren paylaşımlara engel olmaması, başka ülkelerdeki talepleri yerine getirirken bizim ülkemiz hukukunu dikkate almaması asla kabul edilemez. Bu konuda Devlet olarak alınacak tedbirlerin sonuna kadar yanında olmamız gerektiğinin farkındayız. Ancak zamanlama itibarıyla farklı kuşkuları beraberinde getiren ve hukuken izah edilemeyen kapatmaların doğru olmadığı kanaatindeyiz.

 

DEVLETE VE ADALETE GÜVENİN DEVAM ETMESİ İÇİN; YAŞANAN OLAYLARDA ÖLEN VATANDAŞLARIMIZIN FAİLLERİNİN BULUNMASI VE CEZALANDIRILMASI MUTLAKA SAĞLANMALIDIR.

Toplumsal olayların yaşandığı süreçlerde genç ve hayatın baharında yavrularımız ne yazık ki can vermiştir. Güvenlik görevlisi kardeşlerimiz toprağa düşmüştür. Kim olursa olsun bu olaylardaki ölümler vicdanları kanatmıştır. Bu yaşananların failleri mutlaka ortaya çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır. Devlete güvenin tesis edilmesi, Hukuk Devleti kurallarının işlemesine bağlıdır.

 

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINA YAŞANAN SON OLAYLAR TEREDDÜTLERİ KATLAMIŞTIR.

Basın özgürlüğü tartışılmaz bir Anayasal haktır. Bu özgürlüğün kişi hak ve hukukunun ihlal edilmesi, yalan iftira gibi kabul edilemeyecek hususlar dışında siyasi ve ideolojik kaygılarla kısıtlanması kabul edilemez. Bu uygulamaların olduğu ülkeler demokratik ülke vasfı taşıyabilir mi? Ancak son birkaç ayda ne yazık ki bir kısım basın yayın organları insaf sınırlarını zorlayacak şekilde kişi hak ve hukukunu ayaklar altına alacak bir çizgi içinde hareket etmiş, buna mukabil ülkemizin siyasi iktidarının basın yayın organlarına müdahalelerini de toplum olarak gözlemlemiş bulunmaktayız. İkisinin de vicdanlarda kabul görmediğini düşünüyoruz. Bu tavırlardan acilen vazgeçilmelidir.

 

YOLSUZLUK,USULSÜZLÜK İDDİALARI VE RÜŞVET SORUŞTURMALARI MUTLAKA SONUÇLANDIRILMALIDIR.

Operasyonlar toplumun farklı kesimlerinde farklı algılar oluşturmuştur. Mahkemece yapılacak bir yargılamanın varlığı ve bir hüküm kurularak, varsa suçluların tespiti halinde yorum yapılması en doğru olanıdır. Hiç kimseyi haksız ve hukuksuz olarak suçlu ilan etmek doğru olamaz. Ancak gelinen noktada adil bir süreç işletilerek bu konuda kamu vicdanını tatmin edecek bir netice elde edilmelidir. Bu tüm milletimizin ortak beklentisidir.

 

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI GÜNDEMLE İLGİLİ BU İFADELERDEN SONRA ASIL CANIMIZI YAKAN KONUYA GELMEK İSTERİM.

AVUKATLIK MESLEĞİ BİTİRİLİYOR.

Mesleğimizin zarar görmesinin hukukun zarar görmesi, ülkemizin zarar görmesi anlamına geldiğinin anlaşılması artık imkansız görünüyor. Savunmaya, Avukata gereken değer verilmediği müddetçe, Avukatlar her geçen gün daha da itibarsızlaştırıldığı takdirde, hiçbir çözümün yeterli olamayacağı aşikardır. Savunma, adalet mekanizması içerisinde kendisine layık olan yeri bulduğu müddetçe adaletin tecelli etmesi mümkün olabilecektir. İşin doğrusu; Barolar olarak bunları ifade ettiğimizde halen ve ısrarla kendi menfaatlerimizin peşindeymişiz gibi algılanmaktan bizler artık yorulduk. Lütfen hukuk adına, ülkemiz adına Barolara kulak verin. Mesleğimiz artık icra edilemez hale gelmiştir. Açılan hukuk fakülteleri ve öğrenci sayılarındaki artışların nelere gebe olduğunu artık lütfen görün ve anlayın. Baroları oyalamamanızı ve artık çözüm üretmenizi umutla bekliyoruz. Bu kapsamda yeni Avukatlık Kanunu konusunda son zamanlarda ortaya konulan çaba ve iradenin bir an önce netice vermesi, diğer konularda da ortaya aynı şekilde irade konulmasını temenni ediyoruz.

 

          Yakın zamanda onca itiraz ve eleştirilere rağmen çıkarılan yargı paketleri ile getirilen değişikliklerin toplumda nasıl bir yaraya dönüştüğü hepimizin malumudur. Çıkarılan her yargı paketi, hukuktan ve hak sahiplerinden bir şey çalmaktan öteye geçmemiştir. Buna rağmen hiçbir itiraz ve eleştiriyi dikkate almadan “ben yaptım oldu” mantığıyla hareket edilmesini nasıl yorumlamalıyız. Aynı konuları defalarca söylememize rağmen açıkça dikkate alınmamamız ve bundan sonra da dikkate alınmayacağımız noktasındaki kesin kanaatimiz hiçbir anlam ifade etmiyor mu? Her geçen günün hukuk adına kayıp yaşanan günler olduğu hukuk ve bizler zarar görünce değil de birileri zarar görünce mi anlaşıldı ve ivedilikle hukuki düzenlemelerle ilgilenilmeye başlanıldı? Vatandaşın, hukukun ihtiyacı için bir türlü çıkarılamayan yasaların bazı durumlarda bir gecede çıkartıldığını görmek çok rahatsız edici bir tablo değil midir?  Bir gecede yasa çıkartılan bir ülkede gün gibi ortada duran sorunlarla yıllardır ilgilenilmemesi manidardır. Bu yüzden de tek taraflı anlayışla yapılan hukuki düzenlemelerin birçok yönden sıkıntılara gebe olduğunun görmezlikten gelme döneminin bitmesi gerektiğini, kaygıların mutlaka ama mutlaka dikkate alınması gerektiğini önemle belirtiyoruz.

 

Her ne kadar gerek mesleki, gerekse hukuki boyutuyla ülkemizin mevcut durumu içimizi acıtsa da yıkıcı bir üslubun ülkemize hiçbir hayır getirmeyeceğini biliyor, her vatandaşımızı aklı selim bir yaklaşıma davet ediyoruz. Özellikle karar merciindeki kişilerin; hukuk ve sağduyu yönünde hareket etmeleri halinde tüm sorunların üstesinden gelineceğine inancımız tamdır.

 

          Basın açıklamamızdan da anlaşılacağı üzere; Avukatlar ve Barolarımızın kendi sorunlarından ziyade hukuk başta olmak üzere toplumsal sorunlarla hemhal olması kaçınılmazdır. Beyan ve taleplerimiz hukuk adına yaşanılan kaygılardan öte bir şey değildir. Meslek adına ileri sürülen hiçbir talebimiz paye verilmesi amacıyla değil, hukuk adına, ülke adına talep edilmiştir. Umut ediyoruz ki, bir Avukatlar Gününü daha yaşarken, sorunlarımızın hızla ve sayıca arttığı değil teker teker çözüldüğü günler bizleri bekliyordur.

 

Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımızın “5 Nisan Avukatlar Günü” nü yürekten kutluyor, Saygılar sunuyoruz.

                                                                                      Kayseri Barosu Başkanı

                                                                                          Av.Fevzi KONAÇ 

ETKİNLİK TAKVİMİ

26.12.2024
AV. MURAT TOLGA ÖZSOY
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.