Konuşmasına, Soma faciasında kaybedilen şehitleri anarak başlayan Feyzioğlu, toplantıya katılanları Soma’daki şehitler için saygı duruşuna davet etti.
Saygı duruşunun ardından Manisa Barosu Başkanı’na, yönetimine ve Manisa Barosu avukatlarına Soma’daki çalışmaları nedeniyle teşekkür eden Feyzioğlu, Soma için verilen adli yardım konusunda baro başkanlarına bilgi verdi.
Türkiye Barolar Birliği tarafından Soma için başlatılan yardımın çok kısa sürede iyi rakamlara ulaştığını ifade eden TBB Başkanı, “Bu rakamın 2 milyonu hatta 5 milyonu bulmasını çok arzu ederiz, bulduğu takdirde çocuklarımızı eğitimsiz bırakmayız” diye konuştu.
TBB Başkanı Feyzioğlu, toplantının gerçekleştiği tarih olan 26 Mayıs’ın, yönetime gelmelerinin birinci yıldönümü olduğunu hatırlatarak, bir yılda yapılan çalışmaları şöyle sıraladı:
Bu bir yıl içerisinde munzam emekliliği gerçekleştirdik. 2505 meslektaşımız sisteme katıldı.
Eş ve çocuk yardımında, 400 kişiyle aldığımız sistemi bir yılda 2400 kişiye ulaştırdık. 2400 eş ve çocuğa sigorta yaptık.
10 büyük hastaneyle anlaşma yaptık, anlaşmalarımız toplam 15 hastane grubuna çıktı. Şu an Türkiye’nin pek çok yerinde, 70 hastaneyle anlaşmalı durumdayız. Bu 70 hastanede meslektaşlarımız yatarak tedavilerinde bir kuruş ödemeden, ayakta tedavilerinde ise indirimli ücretle sağlık hizmeti alıyor.
Bir Avukat Yanında, Avukat Ortaklığında, Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatlar Yönergesi’ni kabul ettik.
Staja kabulde ve sonrasında başarı değerlendirmesini gerçekleştirmek üzere bir yönetmelik hazırlamıştık. Yönetmeliği resmi gazetede bir türlü yayınlamak istemeyen Mevzuatı Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün hukuka aykırı bu işlemi ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Bu yürütmeyi durdurma kararıyla resmi gazetede yönetmeliğimizi yayımlayabilir hale geldik.
Taşeron işçi uygulamasına karşıyız. Bu sebeple Barolar Birliği’ndeki taşeron işçiliği kaldırdık, hepsini kadroya aldık. Şu anda ücretleri yüzde ellinin üzerinde arttı. En kısa zamanda da tüm işçilerimizi bir sendika güvencesine kavuşturuyoruz.
Twitter, Youtube, kişisel bilgilere erişim, staj başarı değerlendirmesi yönetmeliğimiz, vs. Bunlara ilişkin açtığımız iptal davalarının hepsini kazandık. En azından yürütmeyi durdurma aşamasında başarı sağladık.
Başkent Üniversitesi ile işbirliği yaparak arabuluculuk eğitimini başlattık. 18 ilde 887 meslektaşımız eğitimlerini tamamlayarak arabuluculuk sertifikalarını aldı, sınavdan da başarıyla geçti.
Çok çeşitli barolarımızda toplam 172 meslek içi eğitim semineri yaptık. 6298 meslektaşımız bunlardan yararlandı.
13 baromuzun 213 stajyerine Ankara’da staj eğitimi verdik.
TÜRAVAK’ta 18 ileri eğitim programında 706 katılımcıya sertifika verdik.
19 adet sempozyum, konferans, panel verdik.
Türki Cumhuriyetleri Barolar Birliği’nin kurulması ve bu barolar birliği çatısı altında bir tahkim merkezi kurma kararı aldık.
Tüm meslektaşlarımıza ama özellikle gençlerin faydalanması için bir icra takip programı hazırladık. Sadece 25 TL’ye 1000 TL’nin üzerindeki bir programı sembolik bir ücretle kullanılır hale getiriyoruz.
İnşaatlara devam ettik. Yalnız hem proje yöntemimizi, hem ihale yöntemimizi değiştirdik. Gayrimenkul alımlarında artık tek raporla yetinmiyoruz. Sermaye Piyasası Kurulu’na kayıtlı 2 gayrimenkul değerleme şirketi ve o ilin sanayi ticaret odasından bir rapor alıyoruz, 3 raporun ortalamasını tespit edip onunla alım işlemi gerçekleştiriyoruz.
İnşaatlarımızda metrekare maliyetlerini 1500 TL’lerden 1100 TL’ lere çekmeyi başardık. Çünkü götürü usule geçtik. Peşin parayla götürü usul, yıllara sari inşaat sisteminden vazgeçtik.
Ayaş’taki otel ve termal tesisleri yüzde doksan seviyesinde almıştık, her işini bitirdik. Geçici kabulünü yaptık, iskânını aldık.
Geliri Soma için açılan kampanyada kullanılmak üzere, resim sanatçısı Yaşar Çallı tarafından Türkiye Barolar Birliği’ne bağışlanan tablonun takdiminden sonra TBB Başkanı Feyzioğlu, toplantının asıl gündemi olan Avukatlık Kanunu ile ilgili şöyle konuştu:
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu’nda Yapılması Gerekli Değişiklikleri Hazırlama Komisyonu için yedi bölgeden yedi temsilci belirlendi. Ayrıca Ankara, İstanbul, İzmir’den birer temsilci belirlenmişti. Bu heyetimiz, son derece şeffaf, katılımcı bir anlayışla çok ciddi bir çalışma yaptı. Aylarca uyumadan, şikâyet etmeden çalıştılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önünüzdeki çalışma çıktı ortaya. Aynı anda Adalet Bakanlığı’nda da bir bilim alt komisyonu kuruldu. Bu bilim alt komisyonu da aylarca çalıştı. Orada da bir sonuç çıktı.
Adalet Bakanlığı’ndan gönderilen ön taslakta Bakanlık’a tanınan vesayet yetkileri muhafaza ediliyor. Bunu kabul edemeyiz.
Avukatlık stajına giriş sınavı ve avukatlık sınavı Bakanlık tarafından yapılır deniyor. Bunu da kabul etmek mümkün değil. Çünkü biz hâkim ve savcıların giriş sınavlarını yapmıyoruz. Kendileri yapıyorlar, avukatlığa giriş sınavının da bizim tarafımızdan yapılması lazım. Ama ikisini de ortak yapmaya hazırız. Buna evet derlerse biz de kuşkusuz gönül rahatlığıyla evet deriz.
Ayrıca en önemlisi, bu sınava ilişkin maddenin usulen ön taslakta yer alıyor olması maalesef. Çünkü bir geçici maddeyle hukuk fakültelerinde okuyanların yine kapsam dışı kalması sağlanıyor. Biz bunu daha önce gördük. Bugün avukatlığın içine düşürüldüğü durumun sebebi o geçici maddeler. Dolayısıyla sınavı kabul etmiş gibi gözüküp aslında sınav kabul edilmiyor.
Çok farklı siyasi düşüncelerden, dünya görüşlerinden geliyor olabiliriz. Bundan daha önemli bir meselemiz olamaz. Avukatlık sınavını derhal bugün ve herkesi kapsayacak şekilde, fakültedeki öğrencileri de kapsayacak şekilde getirmediğimiz takdirde sadece 5 yıl içerisinde 35.000 yeni avukat geliyor. Bu, bu mesleğin sürdürülemez hale gelmesi demek.
Belli suçlarda kovuşturmaya başlanmış ol ması ön taslakta avukatlık mesleğine kabulde mutlak engel olarak yazılmış. Bunu da kabul etmek mümkün değil. Suçsuzluk karinesiyle bağdaşmıyor. ‘Sadece kovuşturmaya başlanmışsa avukat olamazsın’ deniyor.
Avukat stajyeri sayısının ilgili baronun imkânlarına göre sınırlanma yetkisinin tanınması lazım. Pek çok baromuz isyan ediyor. Geçen seneyle kabili kıyas olmayan sayıları bugün staja almak zorundayız. Buna bizim imkânımız yok, alt yapılarımız müsait değil.
Mahkeme ve savcılık kalemlerinde dâhil olmak üzere avukatın dosyayı incelemesi adliye personelinin refakatinde olur deniyor. Bu çok açık avukata saygısızlık.
Avukatlık şirketlerinden ve şubelerden söz ediliyor. Şubelerle şirketler sermaye avukatlığına dönüşür ve Türkiye’deki bizim korumak zorunda olduğumuz anlayışı yerle bir eder. Kamu hizmeti şeklinde örgütlenmiş avukatlığı sermaye şirketi avukatlığına dönüştürür, bu kabul edilemez. Hele şubeler büyük şehirlerde kurulacak 10 milyon, 20 milyon dolarlık sermayeye sahip şirketlerin tüm Anadolu’da avukatlığı yok etmesi demektir.
Bizim önerimiz çok basittir; avukatlık ortaklıklarını işlevsel hale getirmek, onları kurumlar vergisine tabi kılmak. Aynı zamanda matrahtan şirketlerin düşme yetkisine sahip olduğu masrafları da düşebiliriz. Dolayısıyla avukatlık ortaklıklarını büyütebiliriz. Bu avukatlık ortaklıklarının büyümesi çağın sorunlarıyla mücadelede de önemlidir.
Kamu avukatı denmiş, kamuda çalışan avukat denmesi lazım. Çünkü avukatlığın kamu hizmeti boyutunu tartışmaya açacak bir ifade.
Avukatlar hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda izin yetkisini Türkiye Barolar Birliği alsın diye öneriyoruz.
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’na ön taslakta HSYK tarafından 2 hâkim üye atanması öngörülüyor. Bu, yeni bir vesayet düzenlemesidir.
Belli suçların disiplin yargılamalarında TBB Disiplin Kurulu ilk derece yargılaması yapmakla görevlendirilmek isteniyor. Asla kabul etmiyoruz. Çünkü bu, TBB Disiplin Kurulları üzerinden Türkiye Barolar Birliği’ni barolar üzerinde vesayet makamı haline getirir. Türkiye Barolar Birliği baroların vesayet makamı değildir. Barolar Birliği’nin vesayet makamı haline getirilmesi baroları şubeleştirir. Bunu asla kabul etmeyin, biz etmeyeceğiz.
Baroların hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlallerine ilişkin dava açma yetkileri sınırlanıyor ön taslakta. Bunu da kabul etmiyoruz.
Bir ilde baro kurulabilmesini 30 avukatın varlığına bağlayan kural kaldırılıyor, 5 avukat bile olsa baro kurulur deniyor. Baronun mantığına aykırıdır bu.
Baroların yönetim, denetim, disiplin kurullarının sayısını arttırıyor ön taslak. Biliyoruz ki bir kurulun sayısı ne kadar artarsa o kadar çalışamaz hale gelir.
Baro kurullarında yapılan görevi ücretli hale getirmek gibi bir düzenleme var ön taslakta. Bu, kanaatimizce amatör ruhun yok olması ve baroculuğun profesyonel siyasetçiliğe dönmesi anlamına gelir. Doğru bulmuyoruz.
Baroların delege yapılarını temsilde adaleti ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenleme önerisi var alternatifli olarak. Kabul etmiyoruz.
Avukatlık mesleğiyle bağdaşmaz şekilde reklam yapılmasına ilkesel olarak izin veriliyor. Şirketleşmeyle paralel bir düzenleme, bunu da doğru bulmuyoruz.
Dolayısıyla bunları da çok açık bir şekilde hem müzakereler esnasında kayda geçirdik, hem de daha sonra bildirdik.
Maalesef siyasi iktidarın avukatlık sınavına bakışı bizim oy birliğiyle ortaya koyduğumuz bakıştan çok farklı. Ötelenmek suretiyle yine hayata geçirilmek istenmediğini görüyoruz. Mesleğimizin sorunlarının çözümünde gelin öncelikli muhatap kendimiz olalım. Her konuya gelin biz kendimiz el atalım.
Şimdi yürürlükteki mevzuatı teorik tartışmalarla engel olarak görmek yerine çağın gereklerine göre amaçsal yorumlarla zorlayalım. Hepimiz bir olursak yasal düzenlemelerin de istediğimiz gibi çıkmasını zorlamış oluruz. Bu kapsamda aldığımız son yürütmeyi durdurma kararını önemsiyoruz. Artık yönetmeliğimiz resmi gazetede yayımlanacak. Biz, avukatlık stajına giriş ve çıkış değerlendirmelerini daha önce mutabık kaldığımız şekilde hayata geçirelim.
Bir radikal iş daha yapalım; akreditasyon sistemini kuralım. Üç tane hocası olan hukuk fakültesi ‘ben hukuk fakültesiyim’ diye ortaya çıkmasın bundan sonra. Diyelim ki; şu şartlara haiz hukuk fakültelerinden stajyer alıyoruz. Siz de bir sene içerisinde bu şartlara kendinizi getirin, bir sene içinde getirmezseniz hiçbir baromuza sizden stajyer almayacağız diyelim.
Her baro için uygun stajyer ve avukat sayısını gelin her baromuz belirlesin, bu sayı üstündeki başvuruları kabul etmeyelim.
Meslek içi eğitimi sürekli ve zorunlu hale getirecek adımları atalım.
Mesleki sorumluluk sigortasını genel hükümlere dayanarak nasıl zorunlu kılarız, hiç kanun değişikliği yapmadan bunu çözelim.
Kurumlarla yapılan avukatlık ücret sözleşmelerinin, Avukatlık Yasası’na ve asgari ücret tarifesine aykırılıkları ortada, bu konuda bizler talepçi olup sizinle birlikte o kurumlarla döne döne savaşalım. Yanınızda olalım, biz de yazalım. Ama talep edin.
Ve bir avukat yanında ücretli çalışan avukatlarla ilgili yönergenin uygulanmasını siz takip edebilirsiniz. Takip edin, bize bildirin, gereğini disiplin müeyyideleriyle uygulayın, bakalım ne oluyor.
Bugün buraya geldiğiniz için hepinize defalarca teşekkür ediyorum. Önemli olanın Türkiye Barolar Birliği çatısı altında bağımsız barolarla güçlü bir şekilde yol almak olduğunu, bu birliğin Türkiye için umut teşkil ettiğini, örnek teşkil ettiğini tekrar tekrar hatırlatıyor ve birliğe, kardeşliğe, kucaklaşmaya şu ana kadar verdiğiniz destek için Yönetim Kurulu adına şükranlarımı sunuyorum.